İNSAN NEDEN EVLENMELİDİR İSLAM DİNİ EVLENME İLE İLGİLİ YAZI

Haftanin Duasi, Sozun ozu ve Kürsü (İnsan neden evlenmelidir?-İdeal nesil için ideal yuva gerek)

-----------------------------------------------------------------------

İnsan neden evlenmelidir? 

Evliliğe
teşebbüs edecek kimsenin düşüneceği ilk husus, kendi duygu ve
düşüncesine uygun bir eş araştırmaktır. Şimdilerde pek çok genç bu
hayâtî işi sırf hisleriyle değerlendirmekte ve sokakta, çarşıda,
pazarda tanıştığı biriyle hemen yuva kurmaya çalışmaktadır. 

"Nedir,
ne değildir, evlenme ve yuva kurma mantığı nasıldır?.." gibi
mülâhazalar göz ardı edilerek gerçekleştirilen izdivaçların bir felâket
getireceği açıktır. Oysaki kendileri dışında konuya daha farklı bir
gözle bakan, daha başka hesap ve kıstaslarla değerlendiren kimselerin
reylerine, görüşlerine müracaat edilebilirdi ve yararlı da olurdu.

Bazen
böyle hissî bir mülâhaza ile gerçekleştirilen bir evlilik, cennet
köşesi telâkki edilen yuvayı bir cehennem çukuruna çevirebilir.
Bildiğimiz, tanıdığımız nice insan vardır ki bunların dinî salâbeti,
aşkı, heyecanı bizce müsellemdir ama, bu mevzudaki münasebetsizlikten
ya da bir hesapsızlıktan bütün hâne halkı derin bir bunalım
içindedirler ve âdeta kaos yaşamaktadırlar.

Böyle
bir ailede, çekişme ve sürtüşmelerin ardı arkası kesilmez. Erkek dinini
yaşamak ister, kadın rahatsız olur. Bunun aksi de her zaman söz
konusudur. Dolayısıyla da böyle bir ailede kadın ve erkek hiçbir zaman
vahdet teşkil edemezler, yuvayı paylaşamazlar, aksine hep farklı
kutuplar gibi yaşarlar.

Bu
çarpışma ve boğuşmada çocuklar bazen bir tarafa bağlanır, bazen de bu
iki cephe arasında hissiz, duygusuz; cemiyete ve aileye düşman hâle
gelirler. Binaenaleyh, erkek veya kadın izdivaca adım atarken, bu
konuyu çok iyi düşünmeli, gerekirse tecrübe sahipleriyle istişare
etmeli ve tercih sebeplerini çok iyi belirlemelidirler.


seçiminde dinî hassasiyet, en önemli tercih sebebidir. Çünkü aile
hayatı, sadece dünyaya ait bir hayat değildir; o evlâtlarla, torunlarla
devam eden ve ahirette de sürecek olan bir hayattır. Bu itibarla,
müstakbel eşin dinî düşüncesine, ameline, özellikle de akîdesine
mutlaka dikkat edilmelidir. Bu tespitlerimiz elbette ki dindarlar ve
dinin kanunlarını, kıstaslarını kabul edenler içindir. Şunu bir kere
daha belirtmeliyim ki, izdivaç, dünyevî-uhrevî mutluluğun çok önemli
bir dayanağıdır; böyle ciddî bir konuda yanlış yapan her iki dünyasını
da karartmış olur.

İyi evlat yetiştirme evliliğin en önemli gayelerindendir

Anne
ve baba, iyi evlât yetiştirme konusunda mutlaka mutabakat
sağlamalıdırlar. Çocuk yetiştirme kabiliyet ve istidatı olmayan, olsa
da sorumluluk yüklenmeyen bir anne ve onların hiçbir problemiyle meşgul
olmayan bir babanın vesayetindeki çocuklar anne ve babaları olsa da
yetimdirler.

Allah' ın,
şefkat, merhamet, incelik ve hassasiyetle donattığı, donatıp
çocuklarını yetiştirme konusunu tabiatının bir derinliği haline
getirdiği anne, ruhundaki bu potansiyeli mutlaka onları hakikî
insanlığa yükseltme istikametinde kullanmalıdır. Zaten o fıtratı
itibarıyla bir muallime, bir mürebbiye ve bir mürşidedir. Onun en
önemli vazifesi çocuğunu yetiştirme olmalıdır. ' Allah, anne ile
çocuğunun arasını ayıranı kıyamet gününde sevdiklerinden ayırır.'
hadisi de annenin çocuk terbiyesindeki müstesna rolünü gayet net bir
şekilde ortaya koymaktadır.

Anne,
donanımının gereğini yerine getirirken baba da hilkat ve konumunun
icabı daima temkinli, dirayetli, kiyasetli ve dikkatli olması
gerekmektedir. O siyasetle, memuriyetle, ticaretle, ziraatle vb.
işlerle meşgul olur ve biraz da tabiatının gereği ailedeki ayrı bir
boşluğu doldurur. Evet o, gücü, mukavemeti ve farklı yapısıyla ayrı
işlere namzettir. Zaten kadimden beri o hep hususî bir sorumluluğun
insanı olagelmiştir. Ormandan ağaç kesmeden alın da, saban sürmeye;
arpa, buğday ekip biçmeden inşaatlardaki ya da fabrikalardaki bütün
ağır işlere kadar her şey ona bağlı devam ede gelmiştir. Böyle ağır
işlere, bedeniyle, iradesiyle mukavemet edebilecek erkek bence yerini
korumalı, kadın işleriyle kadınlaşmamalı ve kadını da takatini aşkın
ağır işlerle uğraştırmamalıdır.

Ayrıca
erkek, bir mukavemet âbidesidir ama, bir şefkat kahramanı değildir.
Şefkat, annenin en önemli derinliğidir; o, dokuz ay karnında gezdirir
çocuğunu. Dünyaya getirir yüz zahmetiyle, bakar büyütür bin
meşakkatiyle. Gece inlediği zaman hemen kalkıp imdadına koşar..
ağladığında da bağrına basar. Tabiatından kaynaklanan bir iştiyak ve
insiyakla onu yaşatmak için yaşar. İşte bir tarafta kadın diğer tarafta
da erkek, teşkil ettikleri aile vahdetiyle cennet saraylarını
hatırlatan öyle bir yuva kurarlar ki bu yuvanın çehresinde öteleri
temâşâ edebilirler.

Sonuç
olarak diyebiliriz ki, anne-baba, hisli, şuurlu, vatanına milletine,
dinine sımsıkı bağlı bir neslin yetişmesi için gerekli olan her şeyi
yapmalıdır.

ÖZETLE

1-)Evliliğe
teşebbüs edecek kimsenin düşüneceği ilk husus, kendi duygu ve
düşüncesine uygun bir eş araştırmaktır. Şimdilerde pek çok genç bu
hayâtî işi sırf hisleriyle değerlendirmektedir.

2-)Eş
seçiminde dinî hassasiyet, en önemli tercih sebebidir.. Çünkü aile
hayatı, sadece dünyaya ait bir hayat değildir; o evlâtlarla, torunlarla
devam eden ve ahirette de sürecek olan bir hayattır.

3-)Çocuk
yetiştirme hususunda sorumluluk yüklenmeyen bir anne ve onların hiçbir
problemiyle meşgul olmayan bir babanın vesayetindeki çocuklar anne ve
babaları olsa da yetimdirler.
 
30 Ocak 2009, Cuma


İdeal nesil için ideal yuva gerek 
 
Çocuk,
sopadan, tehditten, azaptan değil, eğer bir şeyden korkacaksa,
ebeveyninin şefkatini kaybedeceğinden korkmalıdır. Babasının yüzünü
ekşitmesi, annesinin sımsıcak yüzünün buğulandığını müşahede etmesi
veya sezmesi onu dengeye getirecek en büyük bir müeyyide gibi
algılanabiliyorsa, yeter ve artar zannediyorum. 

Ancak
çocuğun size güvenmesi, acılarını, elemlerini paylaştığınıza inanması
çok ehemmiyetlidir. Öyle ise, o ağladığı zaman yapabiliyorsanız
oturup içten ağlayınız, hiç olmazsa üzüntüsünü paylaşınız. Ölüp giden
bazı insanlar için semanın size ağladığı, arşın titrediği gibi çocuklar
müteessir oldukları zaman siz de teessür izhar edip, onların
üzüntülerini paylaşınız. Böylece onların nazarında daha bir
ulvîleşirsiniz ve söylediğiniz, anlattığınız sözler onlarda tesir icra
eder ve onların gönüllerine öyle bir girersiniz ki, artık hiçbir güç
oradan sizi söküp atamaz. Daha sonra söyleyeceğiniz her söz de onların,
gönüllerinde hep makes bulur.

Evin
içinde, otorite boşluğunun yaşanmaması da çok hayâtîdir. Hânede ahengi
sağlayacak bir otorite olmazsa, yuva idârî keşmekeşlikten, çocuklar da
ikilemden kurtulamazlar.

Erkek,
evin içinde, belli hususlar itibarıyla düzenin ve genel ahengin
sorumlusudur. Hatta denilebilir ki o, pek çok konuda birinci derecede
mes' uldür. Aslında, çocukların da böyle bir sorumlu insana ihtiyaçları
vardır. Evin içerisinde sorumluluk bilincini açıkça gören çocuk, hayatı
itibarıyla dağınıklık ve sorumsuzluğa düşmeyecektir. Aksine bir evde
iki sorumsuzun bulunması ve iki yerden ayrı ayrı yönlendirme ve
tavsiyelerin gelmesi, çocuğun efkârını allak bullak edecektir.

Ayrıca,
çocuk ebeveynin birinden korktuğu zaman diğerine sığınabilmeli ve bu
sığınacağı yer de anne kucağı olmalıdır. Böyle bir paylaşımda çocuk
babada mehâfet ve mehâbeti ya da şefkat ve merhameti, annede de aksini
bulacak, yerinde ürperecek, yerinde ümitlenecek; ama kat' iyen yalnızlık
hissetmeyecektir. Aksine evde aile hayatı, böyle bir birliğe
bağlanamamışsa çelişkiler sürüp gidecek ve kadının kendine göre bir
baş, erkeğin de kendine göre bir baş olduğu böyle bir yuvada çocuklar
hissiz, duygusuz, haşin ve yörüngesiz yetişeceklerdir.

Kanaatimiz
odur ki, ideal nesiller için her şeyden evvel ideal bir yuvaya ihtiyaç
vardır. Evet, her şeyden evvel yuva, Allah' a bağlanmalıdır. Ebeveyn
veya onlardan biri Allah' ın halifesi olarak bu işi ele alınca, O' na
bağlılık sayesinde aile fertleri o kadar aziz, onurlu ve meselelere
hâkim olacaklardır ki, dahası olamaz ve böyle bir yuvada problem de söz
konusu değildir.
 

Birisi bana "Senin düğünün oluyor" dedi 
 
Hocaefendi
muallâ validelerinin kendi üzerindeki tesirini anlatıyor:Benim ilk
Kur' an hocam merhume validemdir. Kendi anlattığına göre bana dört
yaşımda Kur' an okumayı öğretmiş. Bir ay içinde de hatmettiğimi söyler.
Ben, hatmettiğimi hatırlamıyorum. 

Ancak
bütün köylüye yemek verdiler. Birisi de bana ' Senin düğünün oluyor'
dedi. Utandım, ağladım. O günden hatırımda kalan sadece bu hatıra var..

O
devirde Kur' an okutmak yasak olduğu için annem beni gece yarısı uykudan
kaldırır ve bana Kur' an öğretirmiş. Zaten bütün köyün kadın ve kızına
Kur' an' ı validem öğretmişti. Babasından gelen bir terbiye ve Kur' an
aşkı o en sıkıntılı ve zor dönemlerde dahi validemin Kur' an öğretmesine
mani olamamıştı. Esasen tek başına bir kadının, 15-20 kişinin sofraya
oturduğu bir evin bütün işlerini yaptıktan sonra bir de Kur' an
öğretmeye vakit bulabilmesi, beni hayrette bırakmıştır. Hem o günkü
kadına ait işler, sadece ev işleriyle de sınırlı değildir. Davarların
sağımını yaptıkları gibi, kadınlar tarla ve bahçede de çalışırlardı.
İşte bir taraftan ceberut bir idarenin baskısı, diğer taraftan kendine
ait yapması gereken zor işler; buna rağmen gündüz boş vakitlerinde
köyün kadın ve kızına geceleri de bana Kur' an öğretmek, hakikaten
şaşılacak bir gayret ve çalışma örneğidir..

Annem' in
bu örnek davranışı, Kur' an öğretmekteki hassasiyet ve aşkı,
ibadetindeki kusursuzluğu ve hayatını hep ızdıraplı geçirmesi çocukluk
ihsaslarımla o gün anlamamış olsam dahi bu gün çok iyi anlıyorum ki
bana tesir eden en mühim hususlardandır.

Ben
bildim bileli annemin hayatı çileli geçmiştir. Bir kere, onun bel ve
ayaklarının ağrımadığı hiçbir devreyi ben hatırlamıyorum. Ayrıca tifo
dahil birçok ağır hastalık geçirmiştir. Bütün bunların yanında bakım ve
görümünü yapması gereken, hayatta kalmış sekiz çocuğun anasıydı.

Hele
Alvar Köyü' ne gidince annem tamamen yalnız kalmıştı. Büyükannem ablamı
yanında alıkoyduğu için ev işlerinde ona yardım etme yükü bana
düşmüştü. Çünkü evin en büyüğü bendim. Yaşım dokuz veya ondu. Bir
taraftan hıfzımı tamamlıyor, diğer taraftan da anneme yardım ediyordum.
Hamur yoğurur, yemek yapar, bulaşık ve çamaşır yıkamada yardımcı
olurdum. Bütün bunlara rağmen bizlerin yetişmesi için de amansız
mücadele vermişti. Bu da bana tesir eden ve hayatımın bazı dönemlerinde
yapmam gereken işlerde beni yönlendiren ve benim için süreklilik arz
eden tesirler arasındadır, diyebilirim.


Haftanın duası 
 
Allah' ım!
Rahmet ve merhametine sığınarak huzurunda el açıyor ve ızdırar
lisanıyla yalvarıyoruz: Bize dünyada tastamam bir afiyet ve ötelerde de
Cennetini ve Rıdvanını ihsan eyle.. 

ne
nefsimizin ne de kullarından herhangi birisinin acımasızlığıyla bizi
göz açıp kapayıncaya kadar olsun başbaşa bırakma; hele bize karşı
haddini aşanlara, adavet besleyenlere, komplo kuranlara bizi hiç muhtaç
etme.. o türlü şerîr kimselerin tuzaklarından ve kötülüklerinden bizi
koru!


Sözün özü 
 
Maddî
ve cismanî güzellikler, nazarları Güzeller Güzeli' ne yönlendirmek için
sadece birer vesiledirler. Vesilelere takılıp kalmak ise, hedef
körlüğüne düşmek, varılacak noktayı unutmak, ömrü mecâzî muhabbet ve
alâkalarla tüketip, hakikate karşı kapalı kalmak demektir. 

Aslında
böyle bir tıkanmanın yaşanmaması için Yüce Yaratıcı, bizi Kendisi' ne
götüren yolların sağına-soluna güzelliğinden ışıklar, renkler,
tenasüpler, sesler, soluklar, nağmeler serpiştirmiştir.

 
sitemize 08.05.2008 16:11:24 tarihinden itibaren 205455 ziyaretçiziyaretçi girmiştir
Din
KUTLUYORUZ 2 YAŞINDAYIZ
Web Stats 99.6 RADYO ZEMZEM Winamp ile Dinle Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol