DOSTLARIM

Dostlarım






Neden beni getirip, teneşirde soydunuz ?
Arkasından yıkayıp, bir tabuta koydunuz ?
Neden toplandı bugün, burada bunca kişi ?
Bir yanlışlık olmalı, anlamadım bu işi !..



Niçin bağlandı çenem?.. Bu kefen neyin nesi ?
Söyleyin!. Gerçek midir, duyduğum salâ sesi ?
Ne işim vardı benim, bu musalla taşında ?
Oysa olmam gerekir, işlerimin başında...



Yoksa bu yaptığınız; bir oyun , bir şaka mı ?
Tadında kalsın artık, bırakın şu yakamı.
Ya sen, hoca efendi!. Oyuna dahil misin ?
Ben nasıl ölürüm ki; bu kadar cahil misin ?



Yoksa kim olduğumu, sen de mi bilmiyorsun ?
Bir özür dileyip de, kendine gelmiyorsun ?
Haberin var mı benim, şöhretimden, şânımdan ?
O derin mafyadaki, büyük itibarımdan?..



Belki merak edersin, ünvanımı rütbemi;
Ulemâ susta durur, bir giyersem cübbemi.
Bana yakışıyor mu, burada böyle yatmak ?
Sanki ölmüşüm gibi, omuzlarda tur atmak ?..



Lütfen, hoca efendi, sürdürme şu oyunu;
Benim gibi bir kurda, güldürme şu koyunu..
Hele, şu cebindeki, telefonu bir ver de;
Bak nasıl açılacak, kapılar perde perde...



Şu gördüğün hüzünlü maskelere aldırma;
Onlara inanıp da, sakın namaz kıldırma.
Duydum ki; işgüzarlar, mezar bile kazmışlar.
Görüyorsun ya hocam, bunlar hepten azmışlar...



Kaldır artık tabutun, kapağını üstümden;
Sıkılmaya başladım, şu dikişsiz kostümden.
Aklını kullan hocam!.. Ben sözümü tutarım;
Seni Ulu Cami'ye imam bile atarım...



Karar ver de bu işi, tatlıya bağlayalım;
Maaşına ilâve , bir katkı sağlayalım.
Bu kadar şaka yeter, beni artık salıver;
İlk taksitin yerine, şu zarfı da alıver...



...................................................................



Dinle ey âciz mevta!. Bu konuşan hocadır;
Gördüklerin ne şaka, ne de kandırmacadır.
Sağlığında ''yobaz'' der, beni hep küçümserdin;
Şimdi ne oldu sana, hocaya postu serdin ?..



Uyan artık ey mevta!. Sen öldün.. Sağ değilsin ;
Çırpınışın boşuna, o dik başın eğilsin!.
Bu tabutlara daha, ne şöhretler girecek,
Neler gördü bu hoca, daha neler görecek...



Bekliyor Münker Nekir, şimdi seni mezarda;
Rüşvet müşvet geçmiyor, gideceğin pazarda.
Bu dünyada put yaptın, şan ,şöhreti, parayı;
Az sonra göreceksin, orda akla karayı.



Gelecek kulağına, önce şöyle bir hitap;
''Duymadın mı dünyada , Kurân diye bir kitap?''
Duydum desen bir türlü , duymadım desen yalan.
Kurtarır belki seni, mafyadan arta kalan...



Gerçekleri bu fakir, böyle getirdi dile,
Bilirim.. Bu satırlar, anlayana çok bile.
Uzatıp bozmayalım, şiirin kıvamını;
Herkes kendi getirsin öykünün devamını... :::::: (  1 ):::::
 ---------------------------------------------------
Deyerli    Arkadaslar  burada    ayrica  sizlere  iki  Siir   yayinlayacagim  ,..
--------------------------------------------------------------------------------------
( 2 )
-------
Ey Azrail




Ey Azrail ! Bilirim ,
Bu sözlerim çok yersiz.
Neden böyle ansızın,
Geliverdin habersiz ?...
Ne olurdu üç beş yıl,
Önce haber verseydin.
Hiç değilse rüyama ,
Bir kerecik girseydin...

Aşk, meşk, derken dünyadan
Bir türlü kopamadım.
Senden özür dilerim,
Hazırlık yapamadım...

Görüyorsun yanımda ,
Ne valiz var, ne bavul.
Uykum öyle ağır ki ;
Ne zil duydum, ne davul...

Yaşım yetmiş olsa da,
Gör ki; fıkır fıkırım.
Bu cümbüşlü âlemi ,
Ben nasıl bırakırım?..

Hani bir söz vardır ya ;
''Yaş yetmiş, işi bitmiş.''
İnan ki, bu bir yalan ,
Bunu diyen halt etmiş...

Ey Azrail ! Dur biraz ,
Sana yalvarıyorum .
Yasal haklarım için ;
Bir avukat arıyorum...

Hayallerim, düşlerim,
Yarım kalan işlerim.
Estetik yapılacak,
Daha burnum, dişlerim...

Elli yaşımda ancak,
Voleyi vurabildim.
Hortumlar sayesinde,
Holdingi kurabildim...

Gerçi ucuza verdim,
Şerefin kilosunu.
Ama böyle kazandım,
Şu uçak filosunu...

Ey Azrail ! Ne olur,
Bozulmasın pazarım.
Sana şöyle yüklüce,
Bir çek bile yazarım...

Şu masmavi havuzlu,
Sarayıma baksana.
O daracık mezarda,
Yazık olmaz mı bana?..

Bazen çoluk çocuğa,
İçimden kızıyorum.
Ölmemi bekliyorlar,
İnan ki; seziyorum...

Arkamdan göstermelik,
İki damla gözyaşı.
Bir de şöyle büyükçe,
Yaldızlı mezar taşı.

Tahmin ediyorum ki;
Mevlid de okuturlar.
Ortalığı birazcık,
Gülsuyu kokuturlar.

Araya reklam konur;
Bir ilahi aryası.
Mevlid bitince başlar
Dedi-kodu furyası.

Etlerim, kemiklerim,
Didik didik edilir.
Ben az gelirsem eğer,
Köklerime gidilir...

Ey Azrail ! İnan ki,
Hazırlığım yok daha,
Hele şu din konusu,
Çok karışık bir saha.

Bazı büyük abiler,
Köşeleri tuttular.
İrtica diye diye,
Beni de korkuttular.

İlâhiyat adına ;
Ekranda iki kaçık.
Kimlerin kuklaları
Oldukları apaçık...

Alim zalim karıştı,
Renkleri seçilmiyor.
Velisiz kaldı sokak;
Deliden geçilmiyor.

Bu cinnet kervanına
Kocabaşlar dahiller .
Tuz bozulmuş, ne yapsın,
Bizim gibi cahiller ?..

Henüz daha gündemde,
Ne oruç var, ne zekat.
Ne Kur'an'la tanıştım,
Ne de kıldım bir rekat.

Gönül desen, henüz genç
Daha haccım duruyor.
Nerde bir taze görsem,
Kalbim küt küt vuruyor.

Edemedim bir türlü
Şu nefsimi terbiye.
Ortalıkta ne görse;
Tutturuyor ver diye.

Ey Azrail ! Bilirim,
Gelince beklemezsin.
Tükenen vadelere
Saniye eklemezsin.

Bu satırlar boş geçen,
Bir ömrün hikayesi.
İbret alanlar için,
Son pişmanlığın sesi...

Bilmem ki, bir duvarda,
Bu mütevazi çaba;
Bir küçücük pencere
Açacak mı acaba?..
----------------------------- SON     SON   SON::::::::::::::::::::
 
sitemize 08.05.2008 16:11:24 tarihinden itibaren 205599 ziyaretçiziyaretçi girmiştir
Din
KUTLUYORUZ 2 YAŞINDAYIZ
Web Stats 99.6 RADYO ZEMZEM Winamp ile Dinle Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol